İstanbul’da normalleşmeyle birlikte kurulan şirket sayısı yüzde 78 arttı
İstanbul’da normalleşmenin ilk 5 haftasında İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) yeni kayıt edilen firma sayısı, 2019’un aynı dönemine göre yüzde 78 artışla 6 bin 613'e ulaştı.
İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) yeni firma kuruluşları ve Oda üyesi firmaların ticari belge başvurularından derlenen bilgiye göre, İstanbul’da şirket kuruluşları pandemi öncesi dönemi katladı.
İstanbullu şirketlerin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sonrası "yeni normal"in ilk 5 haftasında talep ettiği dış ticaret belgesi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15, kapasite raporu sayısı yüzde 46, online faaliyet belgesi yüzde 141 artış gösterdi. Sırasıyla dış ticaret belgesi 228 bine, kapasite raporu 680’e ve online faaliyet belgesi sayısı 40 bine ulaştı.
ÜRETİM CEPHESİNDE KAYDA DEĞER BİR ÇIKIŞ YAKALADIK
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, normalleşmenin pozitif yansımalarını İTO kayıtlarında da görebildiklerini belirterek, "1 Haziran'da başlayan normalleşme sürecinin 6’ncı haftasındayız. İlk 5 haftanın rakamları oldukça umut verici. Şirketlerin ticari işleri için İTO'dan talep ettiği dış ticaret belgesi, kapasite raporu, online faaliyet belgesi sayıları da geçen yılı geçmiş durumda" diye konuştu.
En dikkati çekici artışın ise yeni şirket kuruluşlarında gördüklerini ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti: "Şirket kuruluşları pandeminin olmadığı 2019 yılının aynı döneminin bile ciddi şekilde üzerine çıktı. Bir diğer dikkati çekici nokta ise tescil rakamlarıyla ilgili. İlk 5 haftada şirketlerin tescil işlemlerinin sayısı da yüzde 5 artarak 15 bini geçti. Bu veriler, Kovid-19 ilk ortaya çıktığında söylediğim bir sözü doğruluyor. O zaman demiştim ki, 'Pandemi ile yaşamayı öğreneceğiz, onun esiri olmayacağız. Hem mücadele edeceğiz, hem üretime devam edeceğiz.' Veriler bize sadece koronavirüsle mücadelede başarılı olduğumuzu göstermiyor. Aynı zamanda bu virüsle başa çıkıp üretim cephesinde de kayda değer bir çıkış yakaladığımızı ispatlıyor."
ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE EKONOMİMİZİN SIÇRAMA YAPMASINI BEKLİYORUZ
Avdagiç, Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) Türkiye'nin 53,9 ile son 28 ayın en yüksek değerine ulaştığını, TÜİK’in yayınladığı Tüketici Güven Endeksi’nin de yine salgın öncesi seviyesini aştığını hatırlattı.
Avdagiç, "Araç ve konut satışları, düşen kredi faizleriyle birlikte hızla artıyor. Beyaz eşya ve mobilya satışları da öyle... Dolayısıyla bu sektörler, yılın ikinci yarısında yaralarını daha da saracaklar" dedi.
Avdagiç, 2020 yılının ikinci yarısına ilişkin, "Pandeminin etkisi altındaki ikinci çeyrekte, tüm dünya gibi biz de sert bir daralmaya karşı karşıya kaldık. Ancak bu daralmaya karşın, 2020’nin 3’üncü çeyreğinde ekonomimizin bir sıçrama yapmasını bekliyoruz. Yılın son çeyreğini ise pandeminin ikinci dalgasının yaşanıp yaşanmayacağı belirleyecek" değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE HİÇ KONTAK KAPAMADI
İTO Başkanı Avdagiç, Kovid-19 salgınında Türkiye'nin üretimini sürdürdüğünü belirterek, "Türkiye, deyim yerindeyse hiç 'kontak kapamadı'. Kapasite düşse de, üretim sürdü. Hacmi azalsa da, ticaret devam etti" dedi.
Koronavirüs ile başa çıkıldığını ancak bunun kolay bir süreç olmadığını ifade eden Avdagiç, ekonomik ve psikolojik olarak da uzun soluklu bir mücadeleye hazır olunması gerektiğini dile getirdi.
Avdagiç, ne kadar süreceği bilinmeyen bir "geçiş dönemi" yaşandığını, bu dönemde başarılı olmak için yapılması gerekenler bulunduğunu belirterek, yeni tedarik yolları ve yeni pazarlar düşünmeleri gerektiğini vurguladı.
Yeni döneminin Türkiye için bir fırsat olduğu değerlendirmesinde bulunan Avdagiç, "Yeni koşullara uygun yeni iş planlarını hazırlayıp uygulayan bir iş dünyası ise, Türkiye için büyük fırsattır. İstanbul iş dünyası da bu bağlamda, hem mevcut yapısını korumalı, hem de virüsle kendini yeniden keşfetmelidir. Ayrıca pandeminin ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçlara uygun olarak yeniden şekillenecek piyasalara, yeni ürün ve hizmetler tasarlamaya başlamamız gerekiyor. Bir tane hedefimiz olmalı: O da, şu anda her ne yapıyorsak, o ürünü veya hizmeti Türkiye için, dünya için vazgeçilmez hale getirmek. Ürünlerimizi, herkesin ihtiyaç duyacağı, adeta kendini almaya zorunlu hissedeceği ürünlere dönüştürmeliyiz" ifadelerini kullandı.